1973 yılında Jüpiter'in yanından
geçen Amerikan Uzay Sondası "Pioneer
10", saatte 50.000 kilometrelik bir hızla Güneş
Sistemi'nin dışına çıkmıştı. Robot sonda,
10,3 ışık yılı (97 milyon kilometre)
uzaklıktaki Ross 248 güneşine, ancak 30.000
yıl sonra ulaşabilecek. Gezegen
araştırmacıları, yine de, Evren'deki yabancı
canlıları tespit etmenin yolunu bulduklarına
inanıyorlar. Esa'daki astrofizikçilerce geliştirilen
"Darwin projesi" çerçevesinde,
Uzay'a yerleştirilmesi düşünülen yeni
boyutlardaki gözlem uydusuyla, 50 ışık yılı
uzaklıktaki Dünya benzeri gezegenlerin fotoğrafları
anında Dünya'ya ulaşabilecek.
Plana
göre, her biri 1,5 m çapındaki 5 yansıtıcı
teleskop, "Ariane-5" taşıyıcı
roketiyle Jüpiter yönünde fırlatıldıktan
sonra, yolculuk Mars yörüngesinde son bulacak.
Üç
bağımsız silindir, 100 metrelik bir halkaya dönüştüğünde,
her defasında aynı yıldızları gözleyebilecekler.
Bu akılcı yöntem sayesinde, sanki bir futbol
sahası büyüklüğünde bir teleskop kadar
hassas çalışabilecekler. Fakat reaksiyon,
teleskop yansıtıcıların Uzay'daki mesafeleri
milyonda bir milimetre (insanın saç teli çapından
10.000 kez daha kısa) olarak ayarlanabildiği
zaman gerçekleşebilecek.
Astrofizikçi
Andreas Glindemann, gözlem uydusunun en erken
2009 yılında Uzay'a gönderilebileceğini açıkladı.
Diğer gezegenler üzerinde incelemelerde
bulunmak isteyen NASA, başka bir proje üzerinde
çalışmakta.
Sabit
yıldızlar, uydularına göre çok daha güçlü
ışınlar yaydıklarından, çok özel ve gelişkin
tekniklerin geliştirilmesi kaçınılmaz.
Uzaktaki bir güneşi, Dünya büyüklüğündeki
uydusu ile birlikte gözlemlemek, Berlin'den,
Kahire'deki bir arabanın farlarıyla aydınlanan
bir solucanı seçebilmek kadar zor bir işlem.
Astrofizikçiler
parlak bir yıldız bulutsusundan, bir gezegenin
ışığını gördükleri zaman, atmosferdeki
durumu tespit edip, burada bitkilerin bulunup
bulunmadıklarını öğrenebilecekler.
"Yalnızca atmosferdeki oksijen miktarına göre
bile, orada canlıların yaşayıp
yaşamadığını anlayabiliriz" diyor
astrofizikçi Wambgnass.
Oksijen
oldukça kolay reaksiyon gösteren bir element ve
iskânsız gezegenlerde çok ender olarak
bulunmakta. Eğer bir gezegende oksijen miktarı
fazlaysa, o zaman burada bu elementi üreten
organizmaların da bulunması gerekir.
"Galileo"
Jüpiter Sondası'nın Uzay'a gönderilmesinden
bir yıl sonra, astronomlar, alıcıları Güneş
Sistemi'ndeki üçüncü gezegene doğru
çevirdiler. Nature Dergisi'nde çıkan bir
habere göre, Uzay Sondası'nın gönderdiği
verilerde, Dünya'da yaşamın bulunduğuna dair
kesin kanıtlar vardı.
Hazırlayan
: Sema
BALABAN ( 05.06.2003 )
|